Blog

25 Ekim 2016

12 Bankaya Tazminat Davası Açma

Tüketici Hukuku Enstitüsü Başkanı olan Hakan TOKBAŞ tarafından basına yapılan açıklamalara göre Rekabet Kurulu tarafından 12 bankanın kartel oluşturduğunu belirten karar Danıştay’da da hukuka uygun bulunduğunu ifade etti.

Sayın Tokbaş’ın konu ile ilgili olarak yaptığı açıklamalar şu şekildedir:  “Banka müşterisinin, 21 Ağustos 2007 ve 22 Eylül 2011 arasında, 12 bankadan herhangi birisinden mevduat, kredi ve kredi kartı hizmeti almışsa, suni şekilde oluşturulan kartel faizi oranında zararı için 3 kat tazminat davası açma hakkı bulunuyor. Daha sonra Danıştay 13. Dairesine, İdare Mahkemesinin kararının bozulması ve Kurul kararının hukuka aykırı olduğuna karar verilmesi için temyiz başvuruları yapıldı. Kurul kararı hukuka uygun bulunarak, Ankara 2. İdare Mahkemesinin verdiği karar Danıştay tarafından onanmış oldu. Bu karar, Rekabet Kuruluna tebliğ edildi. Rekabet Kurulu, bu 12 bankanın 21 Ağustos 2007 ve 22 Eylül 2011 tarihleri arasında kartel (uyumlu eylem/uzlaşma) oluşturduğunu tespit etmiştir. 12 bankanın kartel oluşturarak faiz oranlarını birlikte belirlemesi nedeniyle serbest piyasa koşulları bozulmuş, faiz oranları artmıştır. Bu yüzden de o dönemde çekilen krediler ve kredi kartlarına olağandan yüksek faiz, mevduatlara ise olağandan düşük faizuygulanmıştır. 12 banka haksız kazanç elde ederken, banka müşterileri olan tüketiciler, tacirler ve kamu kurumları mağdur edilmiştir. Her kim bu kanuna aykırı olan eylem, karar, sözleşme veya anlaşma ile rekabeti engeller, bozar ya da kısıtlarsa yahut belirli bir mal veya hizmet piyasasındaki hakim durumunu kötüye kullanırsa, bundan zarar görenlerin her türlü zararını tazmine mecburdur. Rekabetin engellenmesi, bozulması veya kısıtlanması sonucu bundan zarar görenler, ödedikleri bedelle, rekabet sınırlanmasaydı ödemekte olacakları bedel arasındaki farkı zarar olarak talep edebilir. Ortaya çıkan zarar, tarafların anlaşması ya da kararı veya ağır ihmalinin olduğu hallerden kaynaklanmaktaysa, hakim, zarar görenlerin talebi üzerine, uğranılan maddi zararın ya da zarara neden olanların elde ettiği veya elde etmesi muhtemel olan karların üç katı oranında tazminata hükmedebilir. 200 bin lira 120 ay vadeli konut kredisi çekildiğini varsayalım. 15 baz puan ‘kartel faizi’ kadar zarar hesabı yapılırsa, yüzde 1,0 faizle (serbest piyasa için kabul ettiğimiz faiz oranı) çekilirse 344 bin 330 lira eder. Yüzde 1,15 faizle (kartelden dolayı suni olarak belirlenen faiz oranı) çekilirse 369 bin 759 lira eder. Aradaki fazladan alınan faizin 200 bin liralık 120 ay vadeli konut kredisine krediye yansıyan tutarı, 25 bin 429 lira ediyor. İşte bu kartel faizinin oluşturduğu fark tutarının 3 katı oranında tazminat verileceği hesaplandığında, 200 bin lira kredi çeken bir vatandaşın 76 bin 287 lira tazminat kazanabileceğini ifade edebiliriz. ” şeklinde konu ile alakalı açıklamalar yaparak 12 bankaya tazminat davası açma hakkının olduğunu belirtti.

Konu ile ilgili olarak normal kredi faiz oranları üzerinden değilde daha fazla faiz uyguladıkları 2007 ile 2011 yılları arasında kredi kullanmış olanların tazminat davası açma hakkının ortaya çıktığını belirten Yrd. Doç. Dr. Murat Şahin’in konu ile ilgili olarak basına yapmış olduğu açıklamalar şu şekildedir :

“Rekabet hukukunda firmalar, serbest piyasa şartlarına göre fiyat belirlemelidir. Birbirine rakip olan firmalar kendi aralarında fiyat belirlerse olması gereken satış fiyatı seviyesinin üstünde fiyatlar ortaya çıkar. Bu durum sadece bankacılık değil, her sektörde karşımıza çıkabilir. Rekabetin olduğu yerde fiyatlar müşterilerin lehinedir. Bankalar, piyasa faiz oranlarını olması gereken oranın üstünde tespit ederek tüketicinin zararına bir kartel oluşturmuşlar. Rekabet Kurumu, bankaların mevduat faizlerine, kredi faiz oranlarına, kredi kartı faiz oranlarına birlikte karar verdiklerini 2013 yılında tespit ediyor ve bankalara yüklü miktarda ceza kesiyor. 2007’den 2011’e kadar, 4 yıl  boyunca 16 banka tarafından gereğinden fazla faiz oranı uygulandığı ortaya çıkıyor. Rekabeti ortadan kaldıran bankalar, tüketiciyi büyük bir zarara uğratmışlar. Uygulanan faizler, sadece tüketici kredisi değil; taşıt kredisi, konut kredisi, iş adamlarının kullandığı ticari kredileri de içeriyor. Bunları bir araya koyduğunuzda ortada büyük bir tüketici zararı var. 2007-2011 yılları arasında uygulanan faiz oranları olması gerekenin yüzde 10 daha üstünde. 4 yıl boyunca kredi kullananlar, olması gerekenden daha fazla faiz ödemiş ve zarara uğratılmışlar. Rekabet Kurulu bunu tespit ediyor. Ankara İdari Mahkemesi’ne bu kararın iptal olması için bankalar dava açıyor. İdari Mahkemesi iptal başvurusunu reddediyor. Daha sonra bu karar, Danıştay’a temyiz ediliyor. Danıştay, ‘Kurulun verdiği karar haklıdır’ diyor. Bankaların temyizini reddediyor. Dolayısıyla kesin bir kararla bu bankaların kartelleştiği tespit edildi. Bu kartelleşmeden zarar görenler, kredi kullandığı bankaya tazminat davası açabilir. Kimin, hangi dönemde, ne kadar kredi kullandığı belli. Fakat o zamanki koşullara göre faiz oranı ne olmalıydı, onu mahkeme tespit edecek. Çünkü Rekabet Kurulu’nun belirlediği olması gereken faiz oranı, mahkemeler için sadece bir delildir. Olması gereken faiz oranını mahkeme tespit edecek. Bu bankalardan kredi kullanan herkes; konut kredisi, taşıt kredisi, faize para yatıranlar, kredi kartı kullananlar dava açabilir. Konut, taşıt ve büyük projeler için kredi kullananların dava açması çok daha yerinde olur. Küçük çaplı kredi kullananlar bu davayı açmayabilir. Çünkü, kişilerin adına toplu şekilde dava açılabilecek bir sistem henüz Türkiye’de yok. Bu yüzden talep edecekleri miktar da, kazanacakları miktar da çok düşük olacaktır. Yine de dava açmak isteyenler, arabuluculuk veya uzlaşma yoluna gidebilir. Örneğin zararınız 500 TL ise 1500 TL tazminat alabilirsiniz. 3 kat oranı değil ama 3 katına kadar tazminat talep edilebilir. Bu davalarda adli yardımdan yararlanılması teknik olarak pek mümkün değil. Avukat ataması için başvuru şansınız düşük olabilir. Teknik bir dava olduğu için baro bu tarz davalara avukat atayamayabilir. Amerikan Hukuk Sistemi’nde rekabet kuralını ihlal edenlere hapis cezası var. Aynı zamanda yüklü miktarda idari para cezası veriliyor ve tabii ki karar verenlerin tazminat açma hakkı var. Orada tazminat davaları Türkiye’ye nazaran daha fazla yaptırıma sahip. Dolayısıyla rekabet kurallarını ihlal etmekten çok çekiniliyor. Cezaların caydırıcı etkisi çok yüksek. Ayrıca, Amerika’da profesyonel hukuk büroları var. Bir anda 50 bin kişi için dava açabiliyorlar. Yüzlerce avukat çalışan bulunuyor. Bu sistem Avrupa Birliği’ndeki ülkeler tarafından da uygulanmaya başlandı. Rekabet Kural İhlali yapan şirketlere tazminat davası hakkımız olmasına rağmen bu konuda yeterli bilgiye sahip değildik. Bunu avukatlar da tam olarak bilmiyordu. İhlal yapan kuruluşlar sadece idari para cezası alıyorlardı. Onu da peşin öderlerse 4’te 1 oranında indirim alıyorlardı ve kenara çekiliyorlardı. Günümüzde de tazminat davası açma hakkı konusunda bilinçli değiliz. Tazminat kültürümüz yok. Halk olarak bu yönümüz az gelişmiş olduğu için bir çalışma yaptık. Yaşanan bu sürecin ardından artık Türkiye’de tazminat davaları sık sık gündeme gelecek. Dava açmayı düşünenler zaman aşımı konusuna dikkat edilmesi gerekiyor. 2007 – 2008 döneminde, bahsi geçen bankalardan kredi kullananların bir an önce dava açması gerekiyor. Bu karar onaylandı ve kesinleşti. Bu yüzden 2 yıl içinde herkesin dava açılması gerekiyor. Yoksa zaman aşımına uğrar.” şeklinde durum hakkında değerlerdirmeler ve açıklamalar yapmıştır.

Genel , , , , ,
About anatolia

Leave a Reply

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

  • 6 − 2 =